21.10.2017

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Rize’de Din Görevlileri İle Bir Araya Geldi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, çeşitli programlar için bulunduğu Rize’de, din görevlileriyle bir araya geldi.

Resmi temaslar ve çeşitli programlar için iki günlük Karadeniz programında Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ilimiz genelinde görev yapan din görevlileriyle bir araya geldi.

Başkan Erbaş’ın katıldığı din görevlileri buluşmasına, Vali Yardımcısı Abdullah Şen, İl Müftümüz İsmail Yalçın, Trabzon Müftüsü Keramettin Demir, Bayburt Müftüsü Kemalettin Aksoy, İlçe Müftülerimiz, din görevlilerimize seminer vermek için ilimizde bulunan misafir hocalar ve ilimiz genelinde görev yapan din görevlileri katıldı.

Müftü Yusuf Karali Dini Yüksek ihtisas Merkezi’nde din görevlileriyle bir araya gelen Erbaş, sözlerine, Afganistan'ın başkenti Kabil ile Ghor şehirlerindeki patlamalar neticesinde hayatını kaybeden Müslümanlar için Allah’tan rahmet dileyerek başladı.

Başkan Erbaş, "Dünyayı kaosa sokmak isteyen birtakım mihrakların planları devam ediyor. Müslümanların yaşadığı yerlerdeki haritalar kanamaya devam ediyor. Hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.

Diyanet’in sorumluluk alanının çok geniş olduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, din görevlilerine hitaben yaptığı konuşmada, "Balkanlardan Orta Asya'nın en uçlarına kadar Rusya Federasyonu'na bağlı onlarca Müslüman toplulukları bizim etrafımızda toplanıyorlar ve Türkiye’den beklentilerini dile getiriyorlar. İşimizin ne kadar ağır olduğunu, sadece camimizden, camimizin bulunduğu mahalleden, kasabadan, ilden değil, bütün dünyadan sorumlu olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayarak çalışmalarımıza devam etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Diyanet’te görevli olan her bir personelin örnek olmaları gerekliliğine değinen Başkan Erbaş, şöyle konuştu;

“Diyanet olarak hayra çağıran, kötülüğü men eden bir topluluğuz…”

Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmetlisinden Başkanına kadar herkesin öncelikli olarak taşıdığı isim, hayra çağıran bir topluluktur. İyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk. Felaha bu şekilde ulaşacağız. Namaza çağıran bütün müezzinler, hayra çağırıyorlar. Bu sorumluluk bize Peygamberlerden emanettir. Eğer bunlara emanet gözüyle bakmazsak o zaman yaptığımız işi bir meslek olarak yaparız. Biz bunları birbirimize hatırlatıyoruz. Kur’an’ı Kerim’de “hatırlat, hatırlatmakta müminler için fayda var” buyrulur.

“İşimizi aşk, samimiyet, ihlas ve heyecan ile yapmalıyız…”

Bu önemli vazifeyi deruhte edecek insanların taşıması gereken çok önemli bazı vasıfları vardır. Muhatap kitlemizi çok iyi tanımalıyız. Muhatap kitlemiz içerisinde çok farklı kişiliklerden oluşan, çok farklı vasıflara sahip insanlar var. Onlara nasıl davranacağız, yaklaşacağız? Yaş ve tahsil farkı olanlar var, bunlara karşı nasıl davranacağız. Bütün bunları dikkate alarak kendimizi yetiştirmeliyiz. İşin başında aşk, samimiyet, ihlas, heyecan olması lazım. Eğer heyecan ve aşkımız yoksa bu vazifede başarılı olamayız. Bütün bunları yaparken aşkımızı ve heyecanımızı diri tutacağız ve o zaman başarının yolunu bulmuş olacağız.

“Güzel ahlakta önder ve rehber olacağız…”

Güzel ahlak bize çok yakışıyor. Onun için güzel ahlak konusunda önder, rehber olacağız. Göreve yeni başlayan hocalarımıza tecrübeli arkadaşlarımız rehberlik edecekler. Müftüsünden imamına, genel müdüründen hizmetlisine bütün din görevlilerimiz, kendine güvenen ve güvenilen olacak, şahsiyet ve onur sahibi örnek bir hayat sergileyecek.

“İnsanları hikmetle bu dine çağırmalıyız…”

Mutlaka okuma planlarımız olmalı, mesleki alanda Kur'an'a, tefsire, fıkha, hadise vukufiyetimiz çok iyi olmalı. Biz insanları hikmetle bu dine çağırmalıyız. Dolayısıyla sürekli hikmet arayışında olmalıyız. Vazife şuuru, aidiyet bilinci çok önemlidir. Bizim ait olduğumuz kurum Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bize verdiği vazifeleri aşkla, heyecanla yaptığımız müddetçe aidiyetimizi gerçekleştirmiş oluruz. Üslubumuz güler yüz ve tatlı dil olmalıdır. Eğer yüzümüzden tebessümü eksik edersek etkili olamayız. Namaz kıldırmak kadar önemli bir vazifemiz de muallim olmamızdır. Namaz kıldırdığımız cemaatimiz, onların çocukları, gençler bizim talebemizdir.